Bilimsel çalışmalar hem sağlık maliyetini engellemek hem de hava kirliliğini azaltmak için ilk öneri olarak kömürden elektrik üretiminin aşamalı olarak sonlandırılmasını tavsiye ediyor. Peki yerine ne geçecek derseniz, cevabı oldukça açık: Yerli, milli ve temiz enerji kaynakları…
Başta kömür olmak üzere fosil yakıtlar iklimin değişmesine neden olurken, insan sağlığı için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Fosil yakıtlara bağımlı bir şekilde elektrik üretmenin çevresel sonuçlarından belki de en önemlisi hava kirliliği. Kömür santrallerinin bacalarından saldığı zararlı dumanlar, solunum ve kalp hastalıklarından mesane kanserine kadar birçok sağlık sorununa yol açıyor. Toprağımızı, suyumuzu ve havamızı zehirleyen kömürlü termik santraller insanlarımızın erken yaşta ölümüne neden oluyor.
Türkiye’deki hava kirliliği öyle bir boyuta geldi ki, nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hâlâ Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor. Kara Rapor isimli bir araştırmanın sonuçlarına göre, 2022’de hava kirliliğinden kaynaklanan ölümlerin sayısı 70 bine yaklaşmış durumda. Aynı raporun bir önceki verileri 2021 yılında Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor.
Türkiye, elektrik üretmek amacıyla kömür kullanımını ne zaman sonlandıracağını henüz duyurmadı. Ancak yapılan çalışmalar kömürlü termik santrallerin insan sağlığı üzerindeki derin etkilerini ortaya koyuyor. Türkiye’de kömür kullanımının sağlık maliyeti üzerine çalışmalar yapan HEAL-Sağlık ve Çevre Birliği, 1965-2020 yılları arasında halen 16 ilde faaliyette olan termik santrallerin toplamda 4.8 trilyon TL sağlık masrafına ve yaklaşık 200 bin erken ölüme neden olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra santraller 117 bin 661 erken doğuma, 1 milyon 247 bin çocukta bronşit vakasına, 62 milyon iş günü kaybına yol açmış durumda. Türkiye’nin en eski ve kirli termik santrallerin yoğunlaştığı Muğla ise, kömürden en çok yara alan şehir olarak öne çıkıyor. İlde Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri bulunuyor. Faaliyetteki üç kömürlü termik santralin neden olduğu sağlık sorunlarının ekonomik maliyeti 1,48 trilyon TL’ye tekabül ediyor; bu da tüm Türkiye’deki termik santrallerin sağlık maliyetinin neredeyse üçte birini oluşturuyor.
Ne Kadar Kömürlü Termik Santral O Kadar Ölüm…
Türkiye kömürden elektrik üretimini ne zaman durduracağını açıklamadığı gibi mevcut santrallere ek kapasiteler de inşa etmeyi planlıyor. Kahramanmaraş’ta bulunan kömür yakıtlı Afşin Elbistan A Termik Santrali’nin 688 MW’lık iki ek üretim ünitesi ile genişletilmesi hedefleniyor. Büyük ölçekli yeni bir santrale eşdeğer olan bu proje, mevcut santrallerin neden olduğu sağlık sorunlarını daha da derinleştirmesi demek. Afşin Elbistan A Termik Santrali ve Afşin Elbistan B Termik Santrali yarattıkları hava kirliliği ile geçtiğimiz 40 yılda toplamda 17 binin üzerinde erken ölüme neden olmuş durumda.
Afşin Elbistan A Termik Santrali’ne yapılacak iki ek üniteden kaynaklanacak hava kirliliğinin erken ölümlerdeki sayıyı artıracağı hesaplanıyor; ek ünitelerin 35 yıllık işletme süresi boyunca 2.268 erken ölüme yol açacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra 2.896 çocuğun astım hastası olacağı, 907 bebeğin erken ve 514 bebeğin gelişimini tamamlamadan düşük ağırlıkla doğacağı tahmin ediliyor. Termik santralin yol açtığı hastalıklar nedeniyle ise 755.904 iş günü kaybı yaşanacak. Projenin hava kirliliği etkisi nedeniyle toplamdaki sağlık maliyetinin ise 88,4 milyar TL’ye ulaşacağı öngörülüyor. Yapılan hesaplamalar, 88,4 milyar TL ile her biri 500’er yataklı 29 hastane kurulabileceğini gösteriyor.
Kömür Yerine Güneş ve Rüzgarı Seçmek için Birçok Nedenimiz Var
Tüm bilimsel çalışmalar hem sağlık maliyetini engellemek hem de hava kirliliğini azaltmak için ilk öneri olarak kömürden elektrik üretiminin aşamalı olarak sonlandırılmasını tavsiye ediyor. Kömür, işimizi ve hatta sağlığımızı elimizden alıyor. Bebeklerin dünyaya gözlerini hasta açmasına neden oluyor. Kömüre bağımlılığımız ekonomimizi de zayıflatıyor. Geride bıraktığımız 21 yılda kömürün de dahil olduğu enerji ürünlerine 900 milyar dolarlık harcama yaptık. Bu her yıl ortalama 43 milyar doların yurt dışına gittiği anlamına geliyor. Tüm bu sorunlardan kaçınmak ve geleceğe yönelik sağlam adımlar atmak için kömürden daha avantajlı elektrik üretim teknolojilerini kullanmamız gerekiyor. Ekonomisi güçlü, sağlıklı ve refah düzeyi yüksek bir Türkiye hedefi yerli, milli ve temiz enerji kaynakları ile mümkün görünüyor.
Türkiye aslında bu yönde adımlar da atıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, geçtiğimiz Ekim ayındaki Enerji Dönüşümü-Yenilenebilir Enerji 2035 sunumu iddialı hedeflere sahip. Güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücünün 2035’te 120 GW’a yükselmesi planlanıyor. Bu hedefler oldukça önemli bir artışı öngörüyor ve hayata geçtiği takdirde kömürün neden olduğu hava kirliliği ve sağlık maliyeti ciddi anlamda düşürülebilir. Bunun yanında temiz enerji sektörü ile yeni işlerin yaratılması, birçok insanın istihdam edilmesini, yeni bir beceri kazanmasını sağlayabilir.
Yeni İşlerde Güneş ve Rüzgarın Gücü
Güneş ve rüzgara yapacağımız her 1 milyon dolarlık yatırımla, kömür yatırımına göre 5 kat daha fazla iş alanı açılabilir, 210 bin kişiye yeni iş imkanı sunulabilir. Temiz enerji üretimi için ekipmanların ülkemizde üretilmesi sanayide yüksek teknolojiye sahip olmamızı mümkün kılar, paramızın yurt dışına gitmesini engeller ve hatta yurdumuzda üretilen bu teknolojiyi yurt dışına satarak ekonomimizi daha da güçlendirir. Ömrümüzü tüketen kömür yerine güneş ve rüzgar gibi yerli, milli ve temiz enerji kaynaklarını seçmek için pek çok nedenimiz var…
