Türkiye, güneş ve rüzgar gibi yerli, milli ve temiz enerji kaynaklarıyla krizlere dayanaklı bir hale gelebilir, enerji bağımsızlığını sağlayabilir.
İklim değişikliğinin etkileri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yoğun bir şekilde yaşanıyor. Bunun en büyük sorumlusu ise kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtlar. Fosil yakıtların enerji üretmek için kullanılması ve buradan kaynaklanan emisyonlar iklim değişikliğine neden olurken, Türkiye’nin enerji bağımsızlığını sağlamasının önündeki en büyük engeli oluşturuyor.
Türkiye, enerjide ithalata bağımlı hale gelmiş durumda. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2003’ten bugüne geçen 21 yılda Türkiye’nin enerji ithalatı için 900 milyar dolar ödediğini söyledi. 2003’ten Nisan 2024’e kadar olan sürede toplam cari açığın 626,5 milyar olduğunu düşünürsek, enerji ithalatı olmasaydı cari açık değil, cari fazla verebilirdik.
Her yıl ortalama 43 milyar doları enerji ithalatı için harcarken, bu rakamın günümüzde daha da arttığını görüyoruz. Örneğin 2023’te Türkiye’nin enerji ürünleri ithalatı 2022’ye kıyasla yüzde 28 azalarak 69,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamlar benzer seviyelerde kaldıkça Türkiye’nin enerji bağımsızlığı hedefine ulaşması neredeyse imkansız.
Türkiye’nin enerjide bağımsız bir ülke olmasını engelleyen fosil yakıtlar yerine tercih edebileceğimiz güneş ve rüzgar gibi temiz, yerli ve milli enerji kaynakları milyarlarca doların cebimizde kalmasını sağlayabilir. Örneğin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasıyla birlikte doğalgaz gibi fosil yakıtların fiyatları rekor üzerine rekor kırdı. Ancak Türkiye’nin Mayıs 2021-Nisan 2022 dönemindeki rüzgar ve güneş enerjisi üretimi, yedi milyar dolarlık fosil yakıt ithalatını önleyerek Türkiye’nin ithalat faturasını düşürmesine yardımcı oldu.
Daha Az Maliyetli Temiz Enerji ile Ülke Ekonomisi de Kalkınabilir
Ülkemizin enerji bağımsızlığını sağlamasının en garanti yolu olarak güneş ve rüzgar enerjisine yapılacak yatırımlar öne çıkıyor. Elektrik üretiminde dışa bağımlılığı yarıya indirmek için 2030 yılına kadar 40 GW’lık güneş enerjisi, 30 GW’lık ise rüzgar enerjisi kapasitesine ihtiyaç var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, 21 Ekim 2024’te açıkladığı Enerji Dönüşümü-Yenilenebilir Enerji 2035 sunumu iddialı hedeflere sahip. Güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücünün 2035’te 120 GW’a yükselmesi planlanıyor. Türkiye’nin halihazırdaki toplam güneş enerji kurulu gücü 18.3756 MW iken, rüzgar enerjisi kurulu gücü ise 12.369 MW seviyesinde.
Bu kapasitelere ulaşmak maliyet bakımından da oldukça avantajlı. Temiz enerji kaynakları en düşük maliyetli enerji kaynakları olarak öne çıkıyor. Veriler de bunu destekliyor. 2023’te tüm dünyada eklenen 473 GW’lık yeni enerji kapasitesinin yüzde 81’ini yenilenebilir enerji projeleri oluşturdu. Bu projeler, fosil yakıtlara kıyasla daha düşük maliyetlerle devreye alındı. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi, düşen maliyetleri ve gelişen teknolojileriyle dikkat çekiyor. Güneş enerjisi maliyetleri kWh başına sadece 4 dolar/cent iken, fosil yakıtlar ve nükleer enerji güneş enerjisine kıyasla yüzde 56 daha pahalı. Ayrıca temiz enerji teknolojilerine yapılan yatırımlar ile bu teknolojilerin yaygınlaşması enerjiyi daha ucuz hale getiriyor. Bu, faturaların ucuzlaması anlamına geliyor.
Fosil yakıtlar yerine yerli enerji kaynaklarımız olan güneş ve rüzgar enerjisini tercih etmek enerji bağımsızlığı ile beraber ekonomik olarak önemli kazanımlar da sağlıyor. Türkiye’de enerji dönüşümünün yıllık ortalama maliyetinin 26 milyar dolar olacağı, buna karşın yıllık ortalama faydasının 51,4 milyar dolar olarak hesaplandığı belirtiliyor. Bu faydanın büyük kısmı, fosil yakıtlar kaynaklı hava kirliliğinin ve karbon emisyonlarının azaltılmasıyla sağlık ve çevre üzerindeki olumlu etkilerden kaynaklanıyor.
Kömür Enerji Bağımsızlığını Engelliyor
Ancak Türkiye’nin özellikle kömür tercihi enerji bağımsızlığı yolunda büyük bir engel olmaya devam ediyor. Türkiye’de toplam elektrik üretimi içerisindeki ithal kömürün payı, tüm zamanların en yüksek değerlerine ulaştı. Kömürden elektrik üretiminde payı %61’e yükselen ithal kömüre sadece 2023 yılında toplam 3,7 milyar dolar ödendi. Son 10 yılda ithal kömürden üretilen elektrik miktarı iki katına çıktı.
2023’te güneş enerjisine 6 GW’lık ilave kapasite eklenirken, güneşin 2022 yılında %5,1 olan toplam elektrik üretimi içerisindeki payı %6,7’ye yükseldi. Güneş enerjisinin toplam üretim içerisindeki payında %19 ile Yunanistan Avrupa’da ilk sırayı alırken Polonya (%7,3) ve Bulgaristan (%9) Türkiye’yi geride bıraktı. Rüzgar enerjisi için de durum parlak değil. 2023’te sadece 410 MW’lık kapasite eklendi. Bu kapasite yıldan yıla kurulumlarda son 13 yılın en düşük değeri oldu.
Türkiye ancak güneş ve rüzgar gibi yerli, milli ve temiz enerji kaynaklarıyla krizlere dayanaklı bir hale gelebilir, enerji bağımsızlığını sağlayabilir. Bu alandaki güçlü ve benzersiz potansiyelini kullanarak yenilenebilir enerji alanına yapılacak yatırımlar ile ülkemiz geleceğe daha kuvvetli bir şekilde hazırlanabilir. Kısacası, enerji bağımsızlığının yolu yerli, milli ve temiz enerjiden geçiyor.