Ekonominin gücü,
Türkiye’nin gücü!
Ekonomimizin gücüne güç katmasının yolu, rüzgar ve güneş enerjilerinin daha fazla önünün açılmasından geçiyor çünkü
bu enerji kaynakları; yerli, milli ve temiz.
Durum:
Petrolün %95’i,
Taş Kömürünün %96’sı,
Gazın %99’u İTHAL.
Ne Yapmalıyız?
Ülke olarak, zararlı enerji kaynakları (petrol, kömür, gaz) yerine, yerli, milli & temiz rüzgar ve güneş yatırımlarını artırmalıyız.
Bu sayede, birçok ekonomik faydalara hızlıca kavuşabiliriz.
Rüzgar ve güneş yatırımlarının faydaları:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2022’de taahhüt ettiği gibi emsiyonların artışı üzerinden %41 azaltımı yerine, %35 mutlak azaltım güncellemesiyle ülke olarak hedeflerimizi gerçekleştirmeye daha da yaklaşabiliriz.
İklim hedefi güncellendiği takdirde, Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği 2053’te net-sıfır ekonomi hedefine daha az maliyetle ve kısa zamanda ulaşabiliriz.

Araştırmalara göre, Türkiye’nin Aralık 2023’teki toplam güneş ve rüzgar enerjisi gücü 23,5 gigavattı ancak planlanan projeler hayata geçirilseydi, bu rakam iki katına çıkıp 45 gigavata yükselebilirdi.
Böylece elektrik üretim maliyeti %11,3 oranında azalabilirdi.
Bu sayede elektrik faturaları da ucuzlayabilirdi.
Hala geç değil, hızımızı artırmalıyız.
Eğer elektrik üretim maliyeti ve faturalar ucuzlarsa ne olur?
İhtiyaç sahibi kişiler başta olmak üzere herkesin refahına katkı sağlayacak sosyal fayda & yardımlaşmayı artırabiliriz.*
*Kaynak: Sefia, 2030 Kömürden Çıkış Raporu
Türkiye, güneş ve rüzgarla üretilen elektrikle, 1 yıl içinde 7 milyar dolarlık – yani yaklaşık 1 aylık – enerji ithalatını önledi.* Daha fazlasına ulaşmamız mümkün ve biz bunu hak ediyoruz.
*Kaynak: EMBER’in çalışması
Eğer enerji ithalatı azaltılırsa ne olur?
Yatırım maliyeti her geçen gün ucuzlayan, yerli, milli & temiz güneş ve rüzgar temelli yatırımlarla dışa bağımlılıktan kurtulabiliriz.
Güneş ve rüzgara yapacağımız her 1 milyon dolarlık yatırımla, kömür yatırımına göre 5 kat daha fazla – daha önce olmayan, yepyeni – iş alanları açılabilir, 210 bin kişiye yeni iş imkanı sunulabilir.
*Kaynak: SEFiA’nın hesaplaması
Eğer daha fazla iş imkanı olursa ne olur?
Hep birlikte daha çok kazanır, refahımızı artırırız.
Temmuz 2022’de yapılan çalışmaya göre, elektriği daha çok güneş ve rüzgardan üretseydik, yıllık üretici fiyat enflasyonu yaklaşık 15 puan, yıllık tüketici fiyat enflasyonu ise 7 puan daha düşük olabilirdi.
Eğer enflasyon düşerse ne olur?
Ülkece gerekli adımları hızlı ve kararlılıkla atarsak, enflasyonla mücadele ve satın alma gücümüz artar, pazar filemiz dolar, ekonomi canlanır.
TÜBİTAK projesinin sonuçlarına göre; güneş ve rüzgar enerjisinin yoksul bölgelerde istihdam sağlama olasılığı, sağlıksız kömür, petrol, gaz gibi yakıtlara göre daha yüksek.
Daha çok iş imkanı olursa ne olur?
Ekonomimiz hem kısa, hem de uzun vadede büyür, işsizlik ve yoksulluk azalır, yüzümüz güler.
Güçlü bir iklim hedefi ile uluslararası arenada ağırlığımızı artıracak küresel adil geçiş fonları gibi fonlara erişim sağlayabiliriz. Güney Afrika’nın elektrik sektöründe kömürü bırakma taahhüdü ile 8,5 milyar dolarlık bir fona erişmesi gibi, biz de benzer fonlardan yararlanabiliriz.
Daha çok küresel finansmana erişim olursa ne olur?
Güçlü devletler arasında daha da çok söz sahibi oluruz.
Küresel olarak ticaret değişiyor, uluslararası pazarda petrol, kömür, gazın hem kullanımı, hem de bu yakıtları kullanan ürünlere talep azalıyor.
En çok ihracat yaptığımız AB ülkeleri en geç 2035’te petrolle çalışan yeni araçların satışını sonlandırmayı hedefliyor. Elektrik temelli sektörlerin yükselişe geçeceği öngörülüyor. Avrupa Birliği, sanayide kömür kullanarak çok fazla zararlı gaz (emisyon) üreten ülkelere, ‘sınırda karbon vergisi’ getiriyor. 2026’da 3. büyük dış ticaret kalemimiz olan demir – çelik sektörü de bu vergiden etkilenecek.
Küresel ticarete daha çok uyumlu olursa ne olur?
Türkiye olarak ihracatta yurt dışına karbon vergisi vermek zorunda kalmaz, ticari olarak iş yaparken daha avantajlı hale gelebiliriz .
Kömürle çalışan termik santraller halk sağlığı için tehdit oluşturuyor. Bu durum ülkemizin bütçesini de olumsuz yönde etkiliyor.Türkiye’de 55 yıldır çalışan kömürlü termik santraller maalesef en az 200 bin kişinin erken ölümüne ve en az 320 milyar avro sağlık maliyetine sebep oldu.
Sağlıksız kömür santralleri yerine güneş ve rüzgar santralleri artarsa ne olur?
Sağlıksız kömür santrallerini kapatıp sağlıklı güneş ve rüzgar santrallerinin sayısını artırarak, yeni işler yaratılabilir, hava kirliliğini azaltılabilir ve sağlık maliyetleri düşürülebilir.
Yüksek teknoloji ürünü güneş santrallerinin kapasitesinde yapacağımız 15-25 GW’lık artış ile 0,8 milyar dolar olan üretimimizi 6,8 – 11,3 milyar dolar seviyesine çıkarabiliriz.*
Ayrıca şu an Türkiye olarak tüm enerji santrallerinin ekipmanlarının çok büyük bir kısmını yurt dışından alıyoruz. Güneş ve rüzgar santrali ekipmanlarını yurt içinde üretmeye başlarsak, kendi kendimize yetmenin yanı sıra sanayide yüksek teknolojiye sahip olmanın gücünü elimizde tutarız.
* Kaynak: İPM “Yan Faydalar” çalışması
Yüksek teknolojiye sahip olursak ne olur?
Yüksek teknolojiye sahip bir ülke olarak hem ekonomik olarak güçlenir, hem de ihracata önemli bir iş kolu eklemiş oluruz.
Kömür, doğalgaz, petrol gibi fosil yakıtlara bağlı sektör yatırımları gelecekte değerlenmeyeceği için riskli kabul ediliyor.* Biz de ülke olarak geleceğimizi düşünüp doğru alanlara yani güneş ve rüzgar enerjisine yatırım yapmalıyız.
*Kaynak: SEFiA araştırması
Ölü yatırımlar azalınca ne olur?
Ülkemiz kaynaklarını daha doğru değerlendirir, herkesin hayrına kullanır.