İklim değişikliği, ortalama hava koşullarının insan faaliyetleri nedeniyle uzun vadede daha sıcak, daha yağışlı veya daha kurak hale gelmesi gibi önemli değişiklikleri ifade etmektedir. Bu süreç, dünya genelinde artan sıcaklıklar, değişen yağış düzenleri, şiddetli hava olayları ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi etkilerle kendini gösterir. Anlaşılacağı üzere, iklim değişikliği sadece bilimsel bir mesele değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal yaşamımızı derinden etkileyen bir konudur.
İçindekiler
İklim Değişikliğinin Nedenleri: Sera Gazları ve İnsan Faaliyetleri
İklim değişikliğinin başlıca sebebi, fosil yakıtların yakılmasıdır (kömür, petrol ve gaz). Fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve endüstriyel faaliyetler sera gazı emisyonuna neden olur, sera gazları atmosferde olması gerekenden fazla biriktiğinde gezegeni bir battaniye gibi sarar ve ısıtır. Bu durum iklimin doğal döngüsünü değiştirirken, gezegenimizin ekolojik dengesini de yerle bir etmektedir.
İklim Değişikliğinin Etkileri: Tarım ve Su Kaynakları Üzerindeki Etkileri
İklim değişikliğinin etkileri, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlara da sahiptir. Özellikle tarım ve su kaynakları üzerinde tehlikeli boyutlara varan sonuçlar yaratmaktadır. Kuraklık, yağış düzenlerindeki bozulma ve aşırı hava olayları mahsul verimliliğini düşürebilir, bu da gıda fiyatlarında artışa ve ekonomik belirsizliklere yol açabilir.
Türkiye ise, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen Akdeniz Havzası’nda yer alan ülkelerden biridir. Özellikle son yıllarda, mevsimlerin kayması ve aşırı hava olaylarının artması ile başta tarım olmak üzere birçok sektör bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. 2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de ekili alanların en az %80’ini kaplayan buğday, arpa, pamuk, ayçiçeği ve çayın karşı karşıya kaldığı etkiler, bölgeye ve zamana bağlı olarak farklılaşsa da, sorunlar genellikle kuraklıktan ve yüksek sıcaklıklardan kaynaklanmaktadır. İncelenen beş ürün içerisinde iklim değişikliğine bağlı gözlenen en büyük etki, Güneydoğu’daki pamuk üretiminde oldu; aşırı sıcaklıklar ve kuraklık, verimi düşürdü.
Türkiye’de su sorunu ise her yıl artmaktadır. Yılda kişi başına 1.519 m³’lük su miktarı düşmektedir. İklim değişikliği ve tarımda aşırı su kullanımı gibi nedenlerle beraber kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2030’da 1.200 metreküpe, 2040’ta 1.116 metreküpe, 2050’de ise 1.069 metreküpe kadar düşmesi beklenmektedir.
İklim Değişikliği ile Mücadele, Türkiye’nin Ekonomik Gücünü Artırabilir
Türkiye güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları ile enerji maliyetlerini düşürebilir ve enerjide dışa bağımlılığı azaltabiliriz. Bu da hem enflasyonla mücadelede, hem de uzun vadede daha sürdürülebilir bir ekonomi inşa etmede önemli bir adım olacaktır. Bağımsız bir kuruluş tarafından hazırlanan bir çalışma da bunu doğrulamaktadır. Çalışmaya göre, Türkiye’de halihazırda lisansı olan güneş ve rüzgar enerjisi projeleri hayata geçseydi (45GW), enflasyon 13,8 puan, ithal yakıta harcanan bütçe ise 3,6 milyar dolar az olacaktı.
Bunun yanı sıra enerji dönüşümü ile beraber yeni istihdam alanları da yaratılacaktır. Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründeki istihdam potansiyelini inceleyen başka bir kuruluşun çalışması ise, iş gücü devamlılığı ve artışının, güneş enerjisi yatırımlarının önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı olduğunu aktarmıştır.
İklim Değişikliği ile Mücadelede Güçlü Bir Türkiye İçin Çözüm Önerileri
İklim değişikliği, ekonomimizi ve yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen bir süreçtir. Bu sürecin olumsuz etkilerini azaltmak ve geleceğe daha güvenli bir şekilde adım atmak için yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmalı, 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda hareket etmeli, yeşil ekonomi ilkelerini benimsemeli ve iklim hedeflerimizi güncellemeliyiz. İklim krizi çağında güçlü bir ekonomi için güçlü bir iklim politikası gereklidir. Unutmayalım, bilimsel çalışmaların da gösterdiği gibi, iklim değişikliği tüm yaşam biçimimizin değişmesine neden olacak kadar büyük bir kriz. Eğer bugün bu krizle mücadele etmek için hızlı ve güçlü adımlar atmazsak, yarın iklim krizinin daha güçlü sonuçlarının yaralarını sarmak adına çok daha zorlu olacaktır.
