Enerjide Güneş Zamanı!

Enerjide Güneş Zamanı!

Güneş gibi temiz, yerli ve sonsuz bir enerji kaynağını daha fazla kullanırsak hem milyarlarca doların ülkemizde kalmasını sağlarız, hem de iklim değişikliğini durdurabiliriz…

Temiz ve yeşil bir enerji kaynağı olarak nitelendirilen güneş enerjisi, enerji üretimi sırasında sera gazı emisyonuna neden olmayarak hem iklim değişikliği ile mücadelemize katkı veriyor hem de temiz bir şekilde enerji üretmemizi sağlıyor. İklim değişikliğine neden olan kömür, gaz ve petrol gibi fosil yakıtların aksine sonsuz ve yerli bir kaynak olan güneş enerjisi, enerji ithalatına bağımlılığı azaltarak ülke ekonomisine de güç katıyor. Bu denli yarar sağlayan bir kaynak aynı zamanda oldukça ucuz bir şekilde elektrik üretmemize de yarıyor. Güneş panellerinin maliyeti son on yılda önemli ölçüde düşerken; bu da onu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda en ucuz elektrik enerjisi biçimi haline getirdi. Örneğin 2023’te tüm dünyada eklenen 473 GW’lık yeni enerji kapasitesinin %81’ini güneş enerjisinin de dahil olduğu yenilenebilir enerji projeleri oluşturdu. Bu projeler, fosil yakıtlara kıyasla daha düşük maliyetlerle hayata geçirildi. Özellikle güneş enerjisi maliyetleri kWh başına sadece 4 dolar/cent iken, fosil yakıtlar ve nükleer enerji güneş enerjisine kıyasla %56 daha pahalı. Tüm bunların yanı sıra küresel elektrik talebinde 2024 ve 2025’te %4 artışla son 20 yılın en hızlı büyümesinin yaşanması bekleniyor. Bu talep artışının yarısının da güneş enerjisinden karşılanacağı öngörülüyor. 2023 sonunda 1,6 TW’a ulaşan küresel güneş enerjisi kurulu kapasitesi 2024’te ise 2 TW’ı aşmış görünüyor. 2028’e gelindiğinde ise 5,1 TW’a ulaşacağı öngörülüyor. Peki nasıl bir teknolojiyle karşı karşıyayız?

Güneş enerjisi teknolojileri, güneş ışığını fotovoltaik (PV) paneller veya güneş radyasyonunu yoğunlaştıran aynalar aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürüyor. Bu enerji elektrik üretmek için kullanılabileceği gibi pillerde veya termal olarak da depolanabiliyor. Peki nedir bu güneş radyasyonu derseniz, kısacası güneşin yaydığı ışık diyebiliriz. Elektromanyetik radyasyon olarak da biliniyor. Tahmin edeceğiniz üzere, dünya üzerindeki her yer bir miktar güneş ışığı alıyor ancak herhangi bir noktaya ulaşan güneş radyasyonu miktarı değişiyor. Güneş enerjisi teknolojileri bu radyasyonu yakalayıp faydalı enerji biçimlerine dönüştürüyor.

Güneş enerjisi teknolojilerinin iki ana türü bulunuyor: Fotovoltaik (PV) ve yoğunlaştırmalı güneş enerjisi (CSP).

Fotovoltaik güneş panelleri sayesinde güneşten elektrik elde etme yöntemi olarak tanımlanabilir. Güneş, bir panele vurduğunda, güneş ışığından gelen enerji paneldeki PV hücreleri tarafından emiliyor ve güneş enerjisi doğrudan elektrik enerjisine çevriliyor. 

CSP sistemleri ise, güneş enerjisini toplayan ve ısıya dönüştüren alıcılara güneş ışığını yansıtmak ve yoğunlaştırmak için aynalar kullanıyor. Bu ısı elektrik üretmek için kullanılabilir veya daha sonra değerlendirilmek üzere depolanabilir. CSP’ler esas olarak çok büyük enerji santrallerinde kullanılıyor. 

Tüm dünya fosil yakıtlardan çıkarak temiz enerji kaynaklarına yöneliyor. Küresel sıcaklık rekorlarının art arda kırıldığı bir dünyada bu artık bir seçenekten ziyade zorunluluk. Türkiye de bu alanda yavaş da olsa yola koyulmuş durumda.

Türkiye’nin Güneş Enerjisi Potansiyeli 

Türkiye’nin güneş enerjisi kurulu gücü, 2025 yılı Şubat ayı itibarıyla geçen yılın aynı dönemine kıyasla %39,3 artarak 20 bin MW’ın üzerine çıktı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, güneş enerjisinin toplam elektrik kurulu gücündeki payı da %17,5 seviyesini aşmış durumda.

Bildiğiniz üzere Türkiye 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisinin toplam kurulu gücünü 120 bin MW’a çıkarmayı hedefliyor. Bu amaç doğrultusunda her yıl 4 ila 5 bin MW’lık yeni güneş enerjisi kapasitesinin devreye alınması planlanıyor. 

Yapılan bir analiz, Türkiye’nin güneş enerjisi üretiminin, 2024 yılında önemli bir artış göstererek, elektrik tüketiminin en yüksek olduğu talep seviyesi (puant talep) dönemlerinde kritik bir rol oynadığını gösterdi. Çalışma, 2024’te güneş enerjisinin 2023’e kıyasla %40’tan fazla büyüdüğünü ve puant talep artışının üçte ikisini karşıladığını ortaya koyuyor. Özellikle Temmuz ayında güneş enerjisi, sıcaklardan kavrulduğumuz ve klima ihtiyacının had safhaya çıktığı dönemlerde, 10 milyondan fazla kişinin enerji ihtiyacını karşıladı

Türkiye’nin ayrıca güneş enerjisi kapasitesi, 2,5 yılda 2 katına çıkarak, 2025 hedefini de geride bıraktı. 2024 yılının Ağustos ayında güneş enerjisi kurulu gücü 18 GW seviyesini geçerek, 2025 yıl sonunda hedeflenen güneş enerjisi kapasitesini 1,5 yıl önce aşmış oldu. Bu gelişme, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında daha iddialı hedefler belirleyebileceğini kanıtlarken, enerji dönüşümü ve enerji ithalatını azaltma açısından da büyük bir potansiyeli olduğunu hatırlatıyor. Aynı dönemde güneş ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı, 15 milyar dolarlık gaz ithalatını da engelledi. Yalnızca güneş enerjisi, ülkenin toplam elektriğinin %6’sını sağlayarak 5,4 milyar dolarlık gaz ithalatının önüne geçti.

Güneş enerjisindeki bu büyüme yeterli mi diyecek olursanız, bu soruya cevabımız “hayır” olacak. Çünkü ithal kömürle çalışan termik santraller elektrik üretiminde en çok paya sahip enerji kaynağı olmaya devam ediyor. 2024’te Türkiye’de üretilen elektriğin %22’si ithal kömürle, yani yurt dışına para ödeyerek aldığımız kömürle çalışan termik santrallerde üretildi. Toplamda kömürlü termik santrallerin elektrik üretimindeki payı 35,1 olurken, gaz santrallerinin payı da %19 seviyesinin altına düştü. Rüzgar ve güneş santrallerinin elektrik üretimindeki payı 2024’te ise %18,2’ye ulaştı. Güneş özelinde verilere baktığımızda toplam üretilen elektriğin %7,52’sinin güneş enerjisi tarafından karşılandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar aslında bize tek bir şey söylüyor. Güneş gibi temiz, yerli ve sonsuz bir enerji kaynağını daha fazla kullanırsak ve hatta elektriğimizin tamamını yenilenebilir enerjiden üretirsek hem milyarlarca doların ülkemizde kalmasını sağlarız, hem de emisyona neden olmayan bu kaynaklar ile iklim değişikliğini durdurabiliriz! Ancak bunun için önce fosil yakıtlardan çıkış politikası belirlemeliyiz. Ardından temiz enerji hedeflerimizi her daim güncelleyerek ekonomisi güçlü bir Türkiye hayalimizi gerçek kılmaya doğru yol almalıyız…